10 Mart 2010

Çerçi Çerçi, hu hu!


Çerçi, Kuzey'den bir şeyler fısıldıyor bize Sevgili. Ya da göz kırpıyor görmeyen gözleriyle biz gören(!) gözlere; görebilelim diye..

Sahi, "Kaç mevsim sonra" buraya döndük?, "Artık başkası olarak geldik, adımız bile farklı" dedik? Küçük bir tepeden şehre bakarken yeniden doğmadan önce, burasını, burayı, bizi gördük? Biz gördük ki hatırladık..
Sahi, neden tüm rüyalar hep gerçek(!) hayatta yaşadıklarımızdan sonra aklımıza geliyor..? Dejavularımızı yaşadıktan sonra zihnimizde canlandırıyoruz?

--
Katre'deki Derya'yı, parçadaki bütünü düşünür dururken Çerçi'nin sana, senin de bana "Her hayat başka bir hayatın aynasıdır. Ya da bizimkiler dahil bütün hayatlar tek bir aynadan düşmüş, parça parça dağılmıştır dünyaya" diye fısıldaman Tesadüfler Tanrı'sının işi midir?
--

Kalbimiz..
Dışımızdaki varlık..
Varlığın kalpte aldığı görünüş..
Bu üçünü düşlerken sana sorduğum sorunun cevabını bulur gibi oluyorum.
Dejavular(Kalbimiz),
Yaşadıklarımız(Dışımızdaki varlık)
Dejavuların akla gelişi ve duyulan his-heyecan(Varlığın kalpte aldığı görünüş)
Evet böyle olmalıydı bu, ya da "Her yeni verdiğim cevap bir sonrakini anlamamamı zorlaştıracak" da benim haberim yok.

--
Çerçi yoluna devam ederken diyor ki bana:
"Aşkın iki sonucu olur. Biri, sevgililer aşk sayesinde başka insanlara dönüşüp,öncekinden farklı bakarlar dünyaya. Diğeri, dünya da, onların bakışından dolayı değişip, kalplerindeki sevgiye göre bir ruh edinir."
Çerçinin arkasından koştum ama yetişemedim Sevdiğim, ona diyecektim ki sana dediğim gibi:
-Her insan aşk taşısa yüreğinde, bu dünyada savaş olmaz!

Rüya görmeyi diliyorum bu gece, ki sabah Çerçi'nin yolu düşsün, rüyamı anlatayım..