1 Nisan 2010

ver elini


Aşksız yaşama ki ölmeyesin,
Aşkla öl ki diri kalasın!

Ne gün(dü)..
Hem Aşk olup hem Aşık oldurulmadığım!
Yeter dedi birileri, bu kadar mutluluk yeter, az kal öyle, hatta gülümsemeni azalt, yüzün düşsün, az mutsuz ol.. Haklıydılar, fazlaydı gerçekten bunlar, hele gözlerimdeki sevinç, aman Allah'ım, birileri beni durdurmalıydı.

"Herşey senin üzülmemen için.." diye başlayan cümlelerinizi esirgemeyiniz lütfen. Hayatım o kadar güzel gidiyor ki bu sürekli ayar olma, ayarlı olma, dikkatli planlı davranma, birilerine göre hareket etme ve sürekli düşünceli olma durumlarıyla.. Çekinmeyin, gerçekten, bu halimle en mutlu anlarımın bile bok olduğu yok, buyrun buyrun, lütfen, siz de..

Meryem, kuzum, yavrum.. Bu kirli dünyada birini sevebilmiş, hatta yapamadığımızı yapıp "Seni Seviyorum" bile demişti. Öğretmeni de çekinmedi zaten defterin arka sayfasından yırtılıp yazılmış bu not kağıdını yakalamakta(!) Öyle ya, Allah korusun, bir gün üzülebilirdi bu yavrucak sevmekle, hele hele sevdiğini dile getirmekle.
Olan oldu; Meryem bu baskıyla kendini vurdu.
İntihar meyilim?
Yok canım.. Atlatalı çok oldu. Ama bazen ölümü düşlemek güzel, Allah'tan olduğu vakit.

--
Bir gün..
Melek olur da uçarsam, göğe doğru.. Korkma sevgilim, elim elinde olacak.